Sevgili dostlar...
Bu kez sizlere ; Eşinin vefatından sonra dünyası kararan, oğlu
ile birlikte tam beş yıl evine kapanan, sonra karlı bir kış günü bir anda
toparlanmaya karar veren, bir gün bu duyguyla bahçeye çıkıp, temiz havayı
teneffüs edip içine çektiği anda, yüzüne hızla atılmış bir kartopunun verdiği
acı gibi gibi derin bir acı duyan ve tam o anda! Gençliğinin baharında iken
yüzünün bir yanına felç gelen, ömür boyu bunun acısını yaşayan ve bir daha
aynalara bakmayan , evindeki bütün aynaların üzerini örtüyle kapatan hüzünlü
şarkıların bestecisi, eşsiz bestekâr, nadir bulunan musiki çiçeklerinden birisi
‘ Neveser Kökdeş ‘ hanımefendiden bahsetmek istiyorum .
Neveser hanım; Sultan Abdülaziz'in baş mabeyncisi Hurşit beyin
kızı olarak 1904 yılında Üsküdar da şimdiki Altunizade semtinde dünyaya gelir.
Hurşit bey , Sultan Aziz'in tahttan indirilmesinin ardından Mardin'e, ardından
Adana ya son olarak da Drama ya sürülür. Son derece zarif ve zevk sahibi
birisidir. Musikiye düşkündür. Keman, lavta, on iki telli saz ve nisfiye çalar.
Neveser hanımın annesi Dilber hanım, Hurşit beyle evlendiğinde henüz 13
yaşındadır.
Hurşit bey ise 70 yaşında. Dilber hanım eve gelince kendisini 50
yaşındaki üvey kızı karşılar. Hurşit bey tam 4 evlilik yapar ve 6 çocuğu olur.
Neveser hanım, Hurşit Beyin son çocuğudur. Çocuklarının hemen hepsi piyano
çalar. Neveser hanım da; piyano, gitar, tanbur çalar. Hurşit bey Neveser'i
"Sünbülüm " diyerek sever.
Babasının vefatının üzerine Neveser'e 10 altın maaş bağlanır.
Neveser hanım ilk müzik eğitimini, müzik zevkini, çeşitli klasik ve halk
sazlarını çalabilen amatör bir müzisyen olan babasından alır. İlkokuldan sonra
Notre Dame de Sion'a devam eder ve zamanına göre çok iyi bir eğitim alır. Burada
piyano çalmasını öğrenir, Okuldaki bir yarışmada da birincilik kazanır.
Besteciliğe henüz 12 yaşında polkalar besteleyecek adım atar. Ardından
prelüdler, valsler, tangolar, fanteziler, marşlar, Çigan havaları ve operet
müzikleri gelir.
Ayrıca pazar günleri de, kilisede ilâhi söyleyen hristiyan
arkadaşlarına orgla eşlik etmeye başlar.
Çok iyi derecede Fransızca bilen, varlıklı bir ailenin kızı ve
döneminin şık hanımlarından biri olan Neveser hanım, henüz 16 yaşında iken topçu
subayı Mehmet Ali Üsküdar'lı ile evlenir. Ancak bu evlilik çok kısa sürer.
Evliliğinin 2. yılında, oğlu Adnan'a hamile iken Çanakkale Savaşı'nda eşinin
şehit haberini alır ve üzüntüsünden hemiatrofi denilen hastalığa yakalanır,
yüzünün sağ tarafını kullanamaz hale gelir. Bu dönemde hayatını piyano dersi
vererek sürdürür, oğlu Adnan ile hayatını devam ettirmeye çalışırken ekonomik
sıkıntılar çeker ve çok zor günler geçirir.
Neveser Kökdeş bu dönemi şöyle anlatır: Eşimin vefatından sonra
dünyam kararmıştı. Oğlumla birlikte beş yıl boyunca evime kapandım, dışarı adım
atmadım. Dünyaya küsmüştüm. Sonra karlı bir kış günü kendimi artık toparlamaya
karar verdim. Bahçeye çıktım, temiz havayı derin derin içime çektim. İşte tam o
sırada, hızla atılmış bir kartopu çarpmışçasına derin bir acı duydum yüzümde.
Yanağım bir anda kasılıp kalıvermişti sanki. Yüzünün bir yanına felç gelen ve
ömür boyu bunun acısını yaşayacak olan Neveser bir daha aynalara
bakmayacaktır... Evdeki bütün aynaların üzeri örtülü kalacaktır.
Fotoğrafta bir gelin ve bir damat var. Gelin Neveser Kökdeş.
Yanındaki ise eşi topçu teğmeni Mehmet Ali bey.. Sizden bir an dikkatlice resme
bakmanızı rica ediyorum. Mehmet Ali beyin başının bir fotomontajla resme
yerleştirildiğini fark etmemek mümkün değil. Çünkü Mehmet Ali bey çok genç yaşta
cephede şehit olmuş, Neveser Kökdeş in elinde ise tek bir fotoğrafı bile
kalmamıştır. Bu nedenle Neveser Kökdeş in güftelerinde hep bu hüznü
hissediyoruz..
Neveser Kökdeş der ki :
Bir derin uykudadır şimdi gönlüm ,
Bilmem nasıl geçecek
böylece ömrüm .
Ruhumda neşe hayale daldım ,
Gel sevgili gel ,
bir ömre bedel ,
Gönlüm ister görmek seni , aşkım şaheser ,
Sevişirdik
gündüz gece , tenhalarda biz gizlice ,
Başım göğsünde yatarken okşardın
nice…
Hurşit beyin çocukların en ünlüsü ise şüphesiz, Sînesaf Hanımdan
olan Neveser hanımın ağabeyi ünlü operet ve şarkı bestecisi Muhlis Sabahattin
Ezgi dir. Küçük yaşta ağabeyi Muhlis Sabahattin den eğitim alan Neveser hanım,
gitar ve piyanoyu konserler verece kadar iyi öğrenir. Ağabeyi Muhlis Sabahattin
gibi bestecilik konusuna da ilgi duyar, bu konu üzerine çalışır ve kendine has
bir tarz yaratır. Bu tarz da çok sayıda eserler besteler. Hatta geleneksel kalıp
ve üslûptan farklı olan bu tarz, Mesud Cemil tarafından ‘ NEVESER MUSİKİSİ ‘
diye isimlendirilir.
NEVESER MUSİKİSİ
Neveser Kökdeş, ağabeyi Muhlis Sabahattin in öne çıktığı bu
dönemde bestelerini kendisine saklar, bu kendi tercihidir. Muhlis Sabahattin
hasta olup unutulmaya başladığı yıllarda bazı bestelerini İstanbul Radyosuna
gönderir. Aradan aylar geçer fakat radyodan ses çıkmaz. Çünkü o dönemde İstanbul
Radyosu Müdürü Mesud Cemil Tel, Neveser Kökdeş in bestelerinin Türk Müziğine
uygun olmadığını düşünür ve adeta onunla alay edercesine, "O nun müziğine dense
dense Neveser Musikisi denebilir" dediği de rivayet edilir.
Neveser Kökdeş in radyoda çalınan ilk eseri hazin bir rastlantı
olarak ilk kez 13 Şubat 1947 de ağabeyi Muhlis Sabahattin Ezgi nin cenazesinin
kaldırıldığı gün yayınlanır. Neveser Kökdeş bu olayı şöyle anlatır.
‘ Ağabeyim Muhlis Sebahattin beyin öldüğü gündü. Dünyam başıma
bir kere daha çökmüş, perişan, bitkin mezarlıktan dönüyordum. Yol üzerindeki
kahvelerden gelen bir şarkı sesi ile irkildim. Durdum, dinledim.
Şu şarkı çalıyordu radyoda;
Gülüyorsun güzelim , gül , güle gülmek
yaraşır ,
Bakamam gözlerine bakmaya , gözler kamaşır..
Bu benim aylar önce radyoya gönderdiğim ve artık çalınıp
söylenmesinden zerrece ümidim kalmayan bir şarkıydı. O an! işte, sevincim ve
kederim birbirine karıştı ve ben o gün bu gün , birbirine sarmaş dolaş olmuş
üzüntümü sevincimi, birbirinden asla ve asla ayıramadım gitti.
Bu eser aynı zamanda Neveser Kökdeş in ilk bestesi olma özelliği
taşımaktadır .
Kuş olup uçsam sevgilimin diyârına ,
Saçından bir tel alsam koysam canıma ,
Söylesem sevgimi , kalbimi açsam
ona ,
Aşkımın çiçeğini taksam başına ..
TANGO ŞARKILARININ KRALİÇESİ
Neveser Kökdeş
‘ Tango Şarkılarının Kraliçesi ‘ olarak bilinmektedir. Bir süre İstanbul
Radyosunda piyano sanatçısı olarak çalışır ve resmi görev almaz, sadece piyano
sanatçısı olarak uzun süre İstanbul Radyosu nda cuma akşamları canlı yayın
konserleri verir. Radyoda aradığı ortamı bulamaz. Ağabeyi Muhlis Sebahattin'in
operetlerinde piyano çalar ve ona ait bazı operet şarkılarını taş plaklara okur.
Piyano, tanbur ve gitar çalması, güftekarlığı yanında, hem kendine özgü bir tarz
yaratmış olması ve hem de çok sayıda eser vermiş olması, Neveser Kökdeş'in ne
kadar önemli bir üstat olduğunun kanıtıdır.
Neveser Kökdeş, bestelerini uzun süre saklamış, ancak! ağabeyi
Muhlis Sabahattin'in Şubat 1947) ölümünden sonra ortaya çıkarmıştır. Bazı
kaynaklara göre 500, bazılarına göre ise 1000 kadar eser bestelediği rivayet
edilir, günümüze 100 kadarının notası ulaşabilmiştir. Eserleri tango, vals,
operet ve şarkı formlarındadır. Şarkılarının çoğu semai usulündedir, çoğunun
güftesi de kendisine aittir. Rivayete göre bestelerinin, kendisi öldükten sonra
yakılmasını vasiyet etmiş, bu nedenle de pek çok bestesi yakılmış ve böylece
kaybolup gitmiştir.
NEVESER KÖKDEŞ İN BESTELERİNDEN BAZILARI
* Aşkı fısıldar sesin bülbül müsün ah nesin !
* Bin emele
bin ah çeksem ,
* Cânândan uzak kaldı gönül ,
* Gül dalında öten bülbül
olsam ,
* Gül olsam ya sümbül olsam beni koklar mısın ?
* Hüsranla gönül
hep inler gece gündüz ah eder ,
* Kuş olup uçsam sevgilim diyarına ,
*
Ruhumda neş e hayâle daldım ,
* Yıllardır bekliyorum bir gün dönersin diye ,
* Ey gül-i rana seni bir gül diye sevdim ,
* Bahar penbe beyaz olur
güzeller neşeli olur ,
NEVESER ŞARKILARINI NASIL DİNLEYEBİLİRİZ
?
Aslında bu konuda işimiz çok zor…. O nun yaşamı ve müziği
üzerindeki sis perdesi halen silinememiştir. Ağabeyi Muhlis Sabahattin'in operet
şarkılarını 1930 lu yıllarda plağa okuduğunu biliyoruz. Colombia plak
şirketinden çıkan bu taş plak kayıtlarına ulaşmak öyle zor ki! Bu dönemlerden
sadece 2 adet şarkı (Çaresaz ‘dan ‘ Yapma Çaresaz ‘ ve Ayşe Operetinden ‘ Doya
doya öpeyim ‘) 1996 yılında Yapı ve Kredi Bankası Kültür Yayınlarından olan ‘
Operetler, Kantolar, Fanteziler ‘ adlı CD de yer almaktadır.
Ayrıca Kalan Müzik tarafından yayınlanan ‘Zeki Müren 1955-1963
kayıtları ‘ adlı albümde ise Neveser Kökdeş in ‘Gel de güzelim beni sevindir‘
adlı şarkısını dinlememiz mümkün.
Günümüzde yapılan yeni yorumlar ise çok sınırlı. Türk Müziği
Kadınlar Topluluğu nun yorumladığı 12 Neveser Kökdeş şarkısı ‘Avaze‘ adıyla bir
CD olarak yayınlandı. Maalesef bu albüm piyasada satılmıyor. Geliri Europa Donna
ya (Meme Hastalıkları Koalisyonu Derneği) aktarılmak üzere elden satıldı.
Neveser Kökdeş şarkılarının en yeni ve oldukça başarılı
yorumcusu ise Melihat Gülses. Sanatçı ‘ Eylül Şarkıları ‘ adlı albümde ‘ Gül
dalında öten bülbülün olsam ‘, Beyaz Köpükler ‘ adlı albümde de ‘ Hüsranla gönül
hep inler ‘ ve ‘ Gül olsam ya sünbül olsam ‘ adlı şarkıları seslendirdi.
Neveser Kökdeş, zamanının en popüler dergisi olan Radyo
Alemi'nde (26 Mart 1953) yayınlanan bir röportajında şunları söylemektedir :
‘Fes-mes devri geçti , niçin musikîmizde inkılâbı hazmetmiyoruz. Dede'ler ve
Rahmi Bey'lerin bile zaman zaman Türk musikîsinde inkılâp yapmak üzere harekete
geçtikleri görülmüş, fakat fes'in altındaki zihniyet karşısında daha fazla
cesaret edememişlerdir. Yani herkes bilir ki Dede'nin valsleri vardır.
Benim "aman larım basit eski tarz " aman lar değildir. Fakat geçenlerde radyoda
dinledim bir hanım sanatkârımız bir köçekçemdeki ‘ aman ı gazel ‘ amanına
çevirdi. Bir ‘ 'aman çekti ki , ben de ‘ aman dedim. Eserlerimi güzel okuyan
sanatkâr Sabite Hanım'dır. Mualla Mukadder de fena değil, fakat Sabite Tur'un
sesi, alafranga nağmelere daha çok gidiyor .
‘Bu işten kırk para kazanmıyorum. Üstelik eserlerimi
orkestrasyon yaptırmak için cebimden para verdiğim bile oluyor. Bestekârlık bana
sıhhatimi, saadetimi, her şeyimi kaybettirdi. Bütün bu zahmetin ve ızdırapların
mükafatı nedir biliyor musunuz? Bestelerimi tahfir etmek suretiyle harcamak.
Halimi görüyorsunuz. Halbuki Türk Müziğini hudutlarımızın dışına çıkarmış bir
sanatkârım. Eserlerim halen Londra ve Paris operalarında çalınıyor ‘.
Son dönemlerde ise; İTÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Türk
Sanat Müziği Ses Eğitimi Bölümünde öğretim üyesi olara.k repertuar derslerine
giren 1978 Köln doğumlu Aslıhan Erkişi, Neveser Kökdeş bestelerini ‘ Neveser
Kökdeş Şarkıları ‘ isimli CD de uygun bir icra ile seslendirmiş, biz
dinleyenlere de nefis bir musiki ziyafeti çekmiştir.
CD deki bestelerin tümünün
güftesi de Neveser Kökdeş e ait.
Canandan uzak kaldı gönül , Hasretinle yandı
gönül
Ümitsiz olsa da vadeder gönül , Bir gün şad olacaktır gönül
Sabra
kalmadı artık mecali sevgili bekliyor seni gönül
Ümitsiz olsa da vadeder
gönül , Bir gün şad olacaktır gönül
BABAANNE NEVESER KÖKDEŞ…..
İlk Dünya
Güzelimiz Keriman Halis Ece'nin halası olan Neveser Kökdeş, aynı zamanda Zuhal
Öcal'ın babaannesidir . Babaannesini 17 yaşına kadar tanıyan torunu Zuhal Öcal,
Neveser Kökdeş in zor günlerinin canlı şahidi olarak şunları söyler.
‘Babamın vefatından iki sene sonra Mesam da telif hakkımızın
olduğunu öğrendim ve çok ağladım, maalesef babaannem bestelerinden hiç para
kazanamadı. Eserlerinin orkestrasyonunu bile kendi parası ile yaptırdı.
Müzisyenliğinin keyfini süremedi. Çünkü hep sıkıntı içinde yaşadı ‘.
Bazı kaynaklarda ölümünden sonra bestelerinin yakılmasını
vasiyet ettiği ve pek çok bestesinin vasiyeti gereği yakıldığı belirtildi halde!
yine bazı kaynaklarda torunu Zuhal Öcal bunun doğru olmadığını ve 200 kadar
bestesinin kendisinde olduğunu bildirir. Anlayamadığım nokta: Zuhal Öcal neden
bizi Neveser Kökdeş ten mahrum bırakıyor? Meraktayım…
100 m öteden 3 notasını duysak hemen ‘ bu kesin Neveser Kökdeş ‘
bestesidir diye düşündüren, çok acılar çekmiş ama hiçbir şeyden taviz vermemiş
bu İstanbul Hanımefendisi , hayatının son yıllarını, Neveser Hanım'ın yaptığı
müziğe hayran olan Ahmet Sapmaz'ın Moda'daki 2 katlı evinin (şu an halen Kumluk
mevkiinde duran) karşısındaki kendi evinde geçirir.
Söylenenlerin aksine Ahmet
Bey'in himayesinde değil yakın komşuluk ilişkileri içerisinde yaşamışlar. 8
Ağustos 1962'de Kadıköy'deki evinde kalp krizi geçirerek vefat eder. Cenazesi 9
Ağustos 1962'de Üsküdar Karacaahmet Aile Mezarlığı'nda toprağa verilir.
Vefatı ile ilgili torunu Zuhal Öcal Hanım'ın üzüntüyle aktardığı
anısı ise şöyledir:
‘Pratikten bir eser çıkarmaya çalışırken babaannem
sinirlenerek piyanonun kapağını ellerimin üzerine kapattı ve bunun ardından
ağlayarak evden ayrıldım . Bir kaç saat sonra babaannemin kalp krizinden vefat
ettiğini öğrendim. Bu olay beni çok üzmüş ve derinden etkilemiştir.‘
Değerli güftekâr, bestekâr, içli şarkılara imza atmış değerli
insan, Neveser Kökdeş. Sen gül oldun, sünbül oldun.. Koklamasını bilenlere…
Gül olsam ya sümbül olsam beni koklar mısın ,
Süzgün süzgün bakışlarla , gizli yalvarışlarla ,
Başımı göğsüne koysam
beni okşar mısın ?
Gel yanıma yanıma çapkın güzeli ,
Sevdalıyım
ben sana ezelî
Her hâlinde var bir başkalık
Yüreğim pek yanık….
AÇIKLAMALAR
Abdülaziz : Osmanlı Padişahı ve
111.islam halifesidir
Mabeyinci : Osmanlı devletinde
padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan , buyruklarını ilgililere
bildiren , bazı kişilerin dileklerini kendisine ileten görevli
Nisfiye : Bir çeşit kısa ney
Lavta : Bir çeşit Türk
Müziği Çalgısı
Polka : Polonya halk dansı
Prelüd : ses ya da çalgı ile ilgili bir kompozisyona girişi
sağlayan yazılı ya da doğaçtan olan müzik parçası
Mesud Cemil
: Tanburi Cemil beyin oğludur Tanburi Cemil beyin oğludur
Hemiafrofi : Vücudun bir tarafını etkileyen dejenerasyon
Zuhal Öcal : Neveser Kökdeş in torunu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder