Mehmet İlker Başbuğ (29 Nisan 1943, Afyonkarahisar), Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin 26. Genelkurmay Başkanı olan Türk orgeneral.
5 Ağustos 2013'te İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından karara bağlanan Ergenekon davası'nda "darbeye teşebbüs" ve "terör
örgütü yöneticiliği"nden müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
7 Mart 2014'te
İstanbul 20'inci Ağır Ceza Mahkemesi, İlker Başbuğ'a "özgürlükten yoksun
bırakmanın hukûkî olmadığı iddiasının, yerel mahkemece etkili bir şekilde
incelenmeden reddedilmesi ve mahkûmiyete ilişkin gerekçeli kararın
açıklanmaması"nı gerekçe göstererek tahliye kararı vermiştir.
İlk yılları
Balkan Savaşı'ndan sonra
Makedonya'nın Manastır kentinden Türkiye'ye göç eden, kökleri Karaman'a dayanan
bir ailenin mensubu olan Orgeneral İlker Başbuğ, 29 Nisan 1943’te
Afyonkarahisar’da dünyaya geldi. İlköğrenimini Afyon 27 Ağustos İlkokulu'nda,
ortaokul eğitimini Afyon Lisesinde ve lise eğitimini Kuleli Askeri Lisesinde
tamamladı.
Askerlik kariyeri
1962 yılında Kara Harp
Okulundan, 1963 yılında Piyade Okulu'ndan mezun oldu. 1971 yılına kadar Kara
Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı çeşitli birliklerde takım ve bölük komutanlığı
yaptı. 1973 yılında Harp Akademisi'ni kurmay subay olarak bitirdikten sonra,
Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığı'nda karargâh subaylığı, Kara Harp
Akademisi öğretim üyeliği, Brüksel'de NATO uluslararası askerî karargâhında cari
istihbarat plan subaylığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Plan ve Prensipler
Başkanlığı, Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü ve 51'inci Piyade Tümeni 247'inci
Piyade Alay Komutanlığı görevlerinde bulundu.
1989-1997 arası
İngiltere Harp Akademisi ve
NATO Savunma Koleji'nde eğitim gördü. 1989 yılında tuğgeneral rütbesine terfî
etti. Tuğgeneral rütbesi ile Mons'ta Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek
Karargâhı'nda (SHAPE) Lojistik ve Enf. Daire Başkanlığı ile 1'inci Zırhlı Tugay
Komutanlığı görevlerinde bulundu.
1993 yılında tümgeneral rütbesine terfî etti. Tümgeneral rütbesi
ile Jandarma Asayiş Komutan Yardımcılığı ve Mons'ta Askerî Temsil Heyeti (NMR)
Başkanlığı görevlerinde bulundu.
1997 yılında korgeneral rütbesine terfi etti. Korgeneral rütbesi
ile 2. Kolordu Komutanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreter
Başyardımcılığı görevlerinde bulundu.
2000-2010 arası
2002 yılında orgeneral rütbesine terfi etti. 2002-2003
yıllarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı, 2003-2005 yılları
arasında Genelkurmay İkinci Başkanlığı, 2005-2006 yıllarında Birinci Ordu
Komutanlığı görevlerini müteakip 2006 yılı atamaları ile Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na atandı.
2008 yılı Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı
Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı. 30 Ağustos 2010 tarihinde yaş
haddinden emekli oldu. "TSK Üstün Cesaret ve Ferâgât Madalyası", "TSK Üstün
Hizmet Madalyası" ve "TSK Şeref Madalyası" sahibidir.
Emeklilik
Emekli olduktan sonra "Terör
Örgütlerinin Sonu" isimli bir kitap yazdı. "20'inci yüzyılın en büyük lideri:
Mustafa Kemal" adlı ikinci kitabını cezaevinde tamamladı. Kitap, yayımlandığı ay
Türkiye'de en çok satanlar listesinde ikinci sırada yer aldı.[10] Bir önceki
kitabının devamı niteliğinde olan "20inci Yüzyılın En Büyük Lider: Atatürk"
isimli üçüncü kitabı, Kasım 2012 tarihinde yayımlandı. "Suçlamalara Karşı
Gerçekler" (2013, Kaynak Yayınları), "Nasıl Bir Türkiye" (2015, Kaynak
Yayınları), "Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler" (2015, Remzi Kitabevi) ve
"Unutulan Ada Kıbrıs" (2016, Kırmızı Kedi) isimli kitapları da vardır.
Emekliliği sonrasında, sekiz yılda 10 kitabı yayımlandı.
"İnternet Andıcı" davası
Emekliliğinden 17
ay sonra, tanık olarak dinlenilmesi beklenen 'İnternet andıcı' davası kapsamında
Başbuğ hakkında 2 Ocak 2012 tarihinde soruşturma başlatıldı. 6 Ocak 2012 tarinde
‘silahlı terör örgütü yöneticiliği ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’
suçlamalarından tutuklandı.
Başbuğ, adliye çıkışında şöyle diyecekti:
"Türkiye Cumhuriyetinin 26ncı Genelkurmay Başkanı terör örgütü
kurmak ve yönetmekle suçlanmıştır. Takdir yüce Türk milletinindir" demiştir.
Başbuğ’un mahkemede, silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmasının
trajikomik olduğunu belirterek "Bu iddianın bu şekilde dile getirilmesi bile
benim için en ağır cezadır, bundan sonra ne ceza verilirse bu beni daha fazla
üzmez. Kötü amacım olsa 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak
başka yolları denerdim."
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, özel bir
kanaldaki programın canlı yayınında, İlker Başbuğ'un tutuklu yargılanmasına
ilişkin şöyle değerlendirmede bulundu:
"İlker paşamızla alakalı olarak ben yapılan benzetmeleri ve
yakıştırmaları asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün
mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çok çirkin buluyorum. Türk
Silahlı Kuvvetleri'nde Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu
tür bir yakıştırmanın, bu tür bir benzetmenin doğru olmadığını ve insaf dışı
olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Daha önce de söyledim tutuklu yargılanmasını
dahi yargıda olmasına rağmen söylüyorum doğru bulmuyorum, tutuksuz
yargılanmasından yana olduğumu da daha başta söyledim."
Avrupa Komisyonu'nun "Türkiye 2012 Yılı İlerleme Raporu"nda,
Başbuğ'un tutukluluğundan iki kez bahsedilirken şu değerlendirme
yapılmıştır:
"Savunma hakkı, yargılama öncesi tutukluluk sürelerinin uzunluğu
ile fazlasıyla uzun ve çok kapsamlı iddianameler bakımından endişeler devam
etmiş olup, bu durum, söz konusu yargılamaların hukuka uygunluğunun kamuoyu
tarafından kayda değer ölçüde sorgulanmasına yol açmıştır."
5 Ağustos 2013 tarihinde, Ergenekon Davası'ndan müebbet
hapis cezası aldı.
Ceza aldıktan sonra yaptığı açıklamada Başbuğ şu açıklamayı
yapmıştı:
"Eğer bir ülkede, toplum hakimlerin bağımsızlığını sorguluyorsa,
verilen hükümlerin Anayasa’ya, kanunlara ve hukuka uygun olduğuna ilişkin
şüpheler taşıyorsa, o ülkede hukukun üstünlüğünün var olduğu ileri sürülemez. Bu
durumda yargılananlar için son sözü millet söyleyecektir. Ve millet yanılmaz ve
aldanmaz. Her zaman doğruların, hak ve haklının yanında, yani adaletin yanında
olanların, vicdanları rahat olur. Ben öyleyim. Ve inanıyorum ki, hak hiçbir
zaman yerde kalmaz.
Benim hayatımdan 26 ay çaldılar. Beni 26 ay hürriyetimden yoksun
bıraktılar. Ama 6 Ocak 2012 günü söylediğim gibi, yüce Türk milleti oynanan
oyunu, iddiaların geçersizliğini, bir Genelkurmay Başkanını ve karargâhını,
terör örgütü karargâhı ve terör örgütü olarak suçlamanın kabul edilemez bir
durum olduğunu, bizlerin darbecilikle hiçbir alakamız olmadığını yüce Türk
milleti kısa zamanda anladı.
İşte ben bugün burada isem, yüce milletimin bizlere gösterdiği sevgi ve
bizlere verdiği destek sayesinde buradayım. Bu nedenle her şeyden önce, burada,
huzurunuzda yüce Türk milletine en derin şükranlarımı sunuyorum".
İlker Başbuğ'un cezaevinden tahliye konuşmasından, 7 Mart
2014
İstanbul 20'inci Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Mart 2014'te İlker
Başbuğ'un "özgürlükten yoksun bırakmanın hukûkî olmadığı iddiasının, yerel
mahkemece etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi ve mahkûmiyete ilişkin
gerekçeli kararın açıklanmaması"nı gerekçe gösterilerek tahliye edilmesine karar
verdi.
Özel hayatı
Sevil Başbuğ ile evli ve 2 çocuk
babasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder