Dursun Çiçek, (d. 25 Ocak 1960, Umurca, Reşadiye), Türk asker ve
siyasetçi. 25. ve 26. dönem İstanbul milletvekili. 5 Ağustos 2013 tarihinde
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Eğitim ve askerlik kariyeri
Ortaöğrenimini
Sivas'taki Yıldızeli Pamukpınar Öğretmen Okulu'nda gördü. 1976'da Kara Harp
Okulu'na girdi ve buradan devre üçüncüsü olarak mezun oldu. 1980-1984 yılları
arasında Foça'da Amfibi Tugayda Takım Komutanı, 1984-1988 yılları arasında
Tuzla'da Deniz Harp Okulu Bölük Komutanı olarak görev yaptı. 1988'de Harp
Akademisi'ne girdi.
1990 yılından itibaren 4 yıl boyunca Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı Harekât Başkanlığı'nda Tatbikat Proje Subayı olarak çalıştı. 1994
yılından sonra Özel Amfibi Tabur Komutanlığı'nda Harekat Eğitim Şube Müdürü
olarak çalıştı.
1997-1998 yılları arasında Arnavutluk'un başkenti Tiran'da Çok
Uluslu Yardım Kuvveti Plan Prensipler Şube Müdürü ve Basın ve Halkla İlişkiler
Subayı olarak görev yaptı.
1999 yılına kadar Genelkurmay Harekat Başkanlığı
Bilgi Destek Grubu Harekat Kısım Amiri olarak görev yaptı. 1999-2001 döneminde
Amfibi Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanlığı yaptı.
2001'den itibaren 3 yıl
İskenderun'da Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığında görev yaptı. 2004 yılında
Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı görevini atandı.
2005 yılında
"Örgütlerde motivasyon ve iş yaşam kalitesi üzerine bir araştırma" konulu
teziyle Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim
Dalı'nda doktora yapmıştır. 2011 yılında YAŞ toplantısında alınan karar üzerine
emekli oldu.
Genelkurmay Karargâhındaki görevi
Çiçek,
2004 yılında Genelkurmay Bilgi Destek Dairesine atandı ve Genelkurmay
Karargâhında çalışmaya başladı. 2008 yılında aynı başkanlığın içerisinde 3.
Bilgi Destek Şube Müdürü olarak görev aldı.
2008 Nisan ayında Taraf gazetesinde yayınlanan Mart 2006 tarihli
sivil toplum kuruluşları andıcının Albay Çiçek'e ait olduğu iddia edilmişti. 73
sayfalık andıçta pek çok sivil toplum kuruluşuna ilişkin suçlamalar yer
alıyordu.
İrticayla Mücadele Eylem Planı
Ergenekon
zanlısı Mustafa Levent Göktaş'ın yine aynı soruşturma kapsamında tutuklanan
avukatı Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen ve 12 Haziran 2009'da Taraf
gazetesinde manşetten verilen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belge
ile Çiçek yeniden gündeme geldi.
Dursun Çiçek'in imzaladığı ileri sürülen belge
Adalet ve Kalkınma Partisi ile Gülen hareketine yönelik "komplo ve yıpratma
planları" içermekteydi. Haberden birkaç gün sonra Genelkurmay yaptığı basın
açıklamasında "konunun ciddi görülmesi üzerine, aynı gün derhal Genelkurmay
Askeri Savcılığına konunun bütün boyutlarıyla soruşturulması emri verildiğini ve
belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir biriminde hazırlandığına
ilişkin bir kanaate ulaşamadığını" duyurdu.
24 Haziran 2009 günü; yaptığı incelemenin ardından kararında,
söz konusu belgenin Genelkurmay'da hazırlanmadığını ve imzanın Albay Çiçek'e ait
olup olmadığının tespit edilemediğini belirterek takipsizlik kararı veren askerî
savcılık, belgenin kaynağının kim olduğunun belirlenmesi konusunda görevsizlik
kararı vererek dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
Askerî
savcılığın kararının ardından Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ düzenlediği basın
toplantısında "Bugün biz bu kâğıt parçasının birileri tarafından TSK'yı yıpratma
ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendirmekteyiz." açıklamasını yaptı.
30
Haziran 2009 günü Ergenekon soruşturması savcıları tarafından sorgulanan Çiçek,
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla tutuklanarak Hasdal Cezaevine
kondu. Albay Dursun Çiçek avukatı tutuklama kararına itiraz etti.14. Ağır Ceza
Mahkemesi bu defa 2'ye 1 oy çokluğuyla Albay Çiçek’in ‘İkametgahına göre kaçma
şüphesi yok’ gerekçesiyle tahliyesine karar verdi.
Böylece Deniz Kurmay Albay
Dursun Çiçek'in 18 saat süren tutukluluk hali sona erdi. Soruşturma sürerken,
Dursun Çiçek; bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargâh binası
dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu'nda geçici
olarak görevlendirildi. 4 Eylül 2009'da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhına
atandı.
2009 Ekim ayında Genelkurmay Karargahı'nda çalıştığı belirtilen
bir subay tarafından eylem planının ıslak imzalı orijinali olduğu söylenen belge
bir ihbar mektubuyla beraber soruşturmayı yürüten savcılara gönderildi.
Söz
konusu belge Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme
Şubesi'nde görevli biri profesör ve ikisi uzman doktor olan üzere üç adli tıp
uzmanı tarafından incelendi. Adli Tıp raporunda "belgelerdeki söz konusu imzanın
Dursun Çiçek’in el ürünü olduğunun kabulü gerektiği" ifadesine yer verildi.
Bunun ardından Albay Dursun Çiçek, Ergenekon savcıları tarafından 5 saat kadar
sorgulandıktan sonra mahkemeye sevkedilmiş ve 11 Kasım 2009 tarihinde ikinci kez
tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Çiçek, avukatları tarafından tutuklama
kararına yapılan itirazın kabul edilmesi üzerine ikinci kez tutuklandıktan 44
saat sonra tekrar tahliye edildi.
Daha önce üç adli tıp uzmanı tarafından incelenen belge Çiçek'in
talebi üzerine üst kurula gönderildi. Adli Tıp Genel Kurulu, 5 Şubat 2010 günü
4'e karşı 7 oyla imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğuna karar verdi. Çiçek'in
ikinci kez ifade vermesinin ardından Genelkurmay, askeri savcılığın ıslak imzalı
belgeyi 4 kez istemesine rağmen İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın belgeyi
göndermediğini açıkladı.
Orijinal belge Genelkurmay Askeri Başsavcılığı'na 2010
Şubat ayında gönderildi. 1 Mart 2010 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı, belgenin
gerçek olduğunu doğrulayacak yeni delillerin elde edildiğini duyurdu. Yapılan
basın açıklamasında askerî savcılık tarafından Dursun Çiçek'in tutuklamasının
talep edildiği fakat askerî mahkemenin talebi reddetiği belirtildi. Jandarma
Kriminal Dairesi de imzanın Dursun Çiçek'in elinin ürünü olduğuna dair bir
tespitte bulundu.
Çiçek, hakkında düzenlenen "Ergenekon iddianamesi" İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 29 Nisan 2010 günü kabul edildi. İddianamede
"Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etmek" ile suçlanan albay Çiçek için ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası istendi. Aynı gün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından hakkında yakalama kararı çıkarılan Çiçek, ertesi gün İstanbul
Adliyesine gelerek teslim oldu ve üçüncü kez tutuklandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yaptığı yargılama sonucunda
24 Ekim 2015 tarihinde ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı. Ancak
Ergenekon Davası'nın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yerel
mahkemenin verdiği kararı 21 Nisan 2016 tarihinde bozdu.
Genelkurmay Başkanlığı
tarafından, "Orduya kumpas kurulduğu" yönündeki iddiaların araştırılması için
yaptığı suç duyurusu üzerine başlatılan "Ergenekon kumpası" soruşturmasında
"İrtica ile Mücadele Eylem Planı"ndaki imzanın Dursun Çiçek'e ait olup olmadığı
yeniden bilirkişi incelemesine gönderilmiş ve yapılan inceleme sonucuna ilişkin
17 Mayıs 2016'da yapılan açıklamayla "söz konusu imzanın zayıf ihtimalle Dursun
Çiçek'in eli ürünü olabileceği" sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.
Balyoz davası
21 Eylül 2012'de sona eren
Balyoz davasında 16 yıl hapis cezası aldı. Anayasa Mahkemesi'nin "haklarının
ihlal edildiği" yönünde verdiği kararın ardından 3 Kasım 2014'te yeniden
görülmeye başlanan dava sonucunda 31 Mart 2015 tarihinde diğer sanıklarla
birlikte beraat etti.
Siyasi hayatı
2015 yılı Mart ayında CHP'ye
katılan Çiçek, 2015 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul
Milletvekili olarak TBMM'ye girmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder