27 Nisan 2020 Pazartesi

Refik Halit Karay

Refik Halid Karay 1888'de İstanbul'da doğan Refik Halit, Bank-i Osmani serveznedarlarından, "bâlâ" rütbesine sahip Mehmed Halid Bey'in oğludur. Vezneciler'de Şemsu'l-Maarif ve Göztepe'de Taş Mektep'te okuyan ve ayrıca özel  dersler de alan Refik Halid, Mekteb-i Sultani'yi terkettiği gibi, Mekteb-i Hukuk'u da yarıda bırakıp Maliye Merkez Kalemi'ne katip olarak girdi.
1908'de katipliği bırakarak, Servet-i Fünun'da ve Tercüman-ı Hakikat'te çalışmaya başladı, bu arada kendisine ait Son Havadis adıyla bir gazete çıkardı ancak bunu on beş sayı sürdürebildi. Fecr-i Ati Topluluğu'na katıldı, Servet-i Fünun'a yazılar verdi. Kalem adındaki mizah dergisinde de "Kirpi" müstear ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı. Sada-yı Millet'te, bilahare Cem'de Kirpi müstear ismiyle yazılar yazdı.
Gazeteci Ahmet Samim'in 9 Haziran 1910'da İttihatçılarca katledilmesi üzerine İştirak adlı gazetenin 13 Haziran 1910 tarihli nüshasının buna ilişkin yazılara ayrılmasını sağladı ve bu yüzden İttihat ve Terakkicilerce mimlendi. "Kirpi" müstear ismiyle yazdığı, İttihat ve Terakki Fırkası'nı yerden yere vuran yazılarını "Kirpinin Dedikleri" adıyla bir kitapta topladı ve bu arada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın elindeki Beyoğlu Belediyesi'nde yedi ay süreyle Başkatip olarak çalıştı, Mahmud Şevket Paşa'nın katlinden hemen sonra da, yargılanmaksızın Sinop'a sürüldü (1913), bilahare Çorum, Ankara ve Bilecik'e gönderildi. Bilecik'teyken ongünlük bir izinle İstanbul'a geldiğinde Ziya Gökalp'in yardımlarıyla geri dönmedi yani sürgünlüğü son buldu (1918).
Robert Kolej'de bir yıl kadar Türkçe öğretmenliği yaptı, bu arada Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleler yayınlayan Refik Halid, Damat Ferit Paşa'nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na katıldı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü olarak görevlendirildi (1919). İzmir'in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükumetini tuttuğu için, İstanbul'un işgalcilerden kurtarılışının ardından 09.11.1922 tarihinde Beyrut'a kaçtı. Yüzellilikler listesine alınması ve ihracı konusunda baskı yapılması üzerine Suriye'nin vatandaşlığını kabul etmek zorunda kalan Refik Halid, Halep'te yayımlanan Doğruyol ve Vahdet gazetelerini yönetti, bir ara kendi adına çıkardığı gazeteyi de tepkiler yüzünden kapatmak zorunda kaldı.
Af Kanunuyla, 1938'de yurda dönüp, yazmaya ve geçimini bu yoldan sağlamaya devam eden Refik Halid, 18.7.1965 tarihinde İstanbul'da öldü.
ESERLERİ
Romanları:
* Anahtar,
* Bu Bizim Hayatımız,
* Bugünün Saraylısı,
* Çete,
* Dişi Örümcek,
* Dört Yapraklı Yonca,
* İki Cisimli kadın,
* İkibin Yılın Sevgilisi,
* İstanbul’un İçyüzü,
* Kadınlar Tekkesi,
* Karlı Dağdaki Ateş,
* Nilgün 1-2-3,
* Sonuncu Kadeh.
* Sürgün,
* Yeraltında Dünya Var,
* Yezidin Kızı,
Hikaye Kitapları:
* Ago Paşa’nın Hatıraları,
* Ay Peşinde,
* Bir Avuç Saçma,,
* Bir İçim Su,
* Guguklu Saat,
* Gurbet Hikâyeleri,
* İlk Adım,
* Kirpinin Dedikleri,
* Memleket Hikâyeleri,
* Minelbab İlelmihrab
* Sakın Aldanma İnanma Kanma,
* Tanıdıklarım,
* Üç Nesil Üç Hayat.

Abdülkadir Meragi

Itrî'den önceki klasik Türk müziği bestecilerinin en büyüğü, müzik kuramı yazarlarının da en önemlisi sayılan Abdülkadir Merâgi (Batı kaynaklarında İbni Gaybî diye geçer), 1360'ta doğdu. İlk müzik derslerini, dönemin değerli bilgin ve müzikçilerinden olan Gıyaseddin Gaybî'den aldı, sonra döneminin belli başlı bilginlerinin ve sanatçılarının öğrencisi oldu. Genç yaşta babasını yitirince, Meraga'dan ayrılarak Celayirlilerin başkenti Tebriz'e gitti.

1377'de, üçüncü Celayirli hükümdarı Hüseyin'in (1374-1382) düzenlediği beste yarışmasını kazanınca, hükümdarın yakınları arasına girdi. Hüseyin'den sonra Celayirli tahtına çıkan ve başkenti Bağdat'a taşıyan Sultan Ahmet'in de gözde sanatçılarından oldu. 1393'te Bağdat'ı ele geçiren Timur tarafından, birçok bilgin ve sanatçıyla birlikte Semerkand'a götürüldü ve Timur'un en değer verdiği sanatçılarından biri haline geldi.

1399'da Timur'un Tebriz'de oturan oğlu Miranşah'ın çevresine girdi.  Miranşah'ın uygunsuz davranışlarını çevresine yoran Timur, oğlunu yoldan çıkardıkları gerekçesiyle, çevresindekilerin öldürülmesi buyruğunu verince, Abdülkadir, son anda kaçmayı başararak, yeniden Sultan Ahmet'in eline geçen Bağdat'a sığındı. Ama, 1401'de ikinci kez Bağdat'ı kuşatan Timur'un eline düştü, yargılanarak, ölüm cezasına çarptırıldı.

Ceza yerine getirileceği sırada Kur'an-ı Kerim'den bir sure okumaya başlayınca sesinin güzelliği ve müzikteki ustalığı sayesinde bağışlandı ve Timur'un sarayında eski yerini aldı. Timur'dan sonra tahta çıkan Halil Mirza ve Şahruh'un saraylarında çalıştı. 1421'de Osmanlı Sultanı II.Murad'a, Makasıd'ül Elhan (Ezgilerin Amaçları) adlı kitabını sunmak için Bursa'ya geldi. Kısa bir süre sonra Herat'a döndü ve orada 1435'te veba salgınından öldü.

Günümüze Abdülkadir Merâgi'nin olduğu ileri sürülen 40 kadar beste kalmıştır, ama başlıca bestelerinin yok olduğu, günümüze ulaşanların orta derecede besteler olduğu düşünülmekte, üstelik bu bestelerin de bir bölümünün Abdülkadir tarafından değil, ona özenen ve onun adını kullanan daha sonraki besteciler tarafından yapılmış olabileceklerinden kuşkulanılmaktadır.

Uzmanların, Abdülkadir'in olduğu konusunda görüş birliğine vardıkları bestelerin başlıcaları şunlardır:
  • Segâh Kâr-ı Şeşâğâz,
  • Hüseyni Kâr,
  • Mahur Kâr,
  • Rast Nakış Kârçe,
  • Pençgâh Ağırsemai,
  • Irak Yürüksemai.

Abdülhamid İbn Türk

Tarihte Türk lakabını taşıyan nadir Türk bilim adamlarındandır. Harezmi'nin çağdaşıdır. Cebir konusunda yazmış olduğu kitabın ancak küçük bir bölümü bugün elimizde bulunmaktadır. Burada, özel tipler halinde gruplandırılmış ikinci derece denklemlerinin çözümleri, Harezmi'ninkilerden daha ayrıntılı olarak verilmiştir.

Mesela x² + c = bx denkleminin, diğer denklem tiplerinden farklı olarak iki çözümü olduğunu ayrı ayrı şekillerle göstermiş olduğu halde, Harezmi bir tek şekil kullanmıştır; ayrıca Abdülhamid İbn Türk, c * (b/2)² durumunda çözümün imkansız olacağını da şekil vererek kanıtlamıştır. Bu nedenle İbn Türk'ün açıklamasının Harezmi'ninkinden daha mükemmel olduğu söylenebilir.

İbn Türk'ün söz konusu cebir kitabı, Harezmi'nin ilk cebir kitabı yazarı olma özelliğini şüpheli bir hale getirmektedir, buna rağmen Harezmi'nin cebir tarihindeki etkisi tartışılamaz önemdedir.

Abdülhak Şinasi Hisar


1888 yılında İstanbul'da doğmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yayımlanmış ilk yazın dergilerinden olan Hazine-i Evrak'ı (1881-1882) çıkaran Mahmut Celâlettin'in oğludur.

Tanzimat Edebiyatı'nın iki ünlü şairinin (Şinasi ve Abdülhak Hâmit) adları verilmiştir. Daha küçük yaşlarda bir Fransız mürebbiyeden Fransızca, komşuları olan Tevfik Fikret'ten de Türkçe dersleri almış, ilkokuldan sonra öğretimini Mekteb-i Sultanî'de (Galatasaray Lisesi'nde) tamamlamıştır (1898-1905).
Daha sonra Paris'e giderek Ecole Libre des Sciences Politiques'te okumuştur (1905-1908).

Meşrutiyetin ilanından sonra yurda dönmüş, uzun süre özel şirketlerde çalışmıştır (1909-1930). Daha sonra Ankara'ya giderek Balkan Birliği Cemiyeti Umumî Kâtipliği ve Dışişleri Bakanlığı Danışmanlığı görevlerinde bulunmuştur (1931-1948).

Son yıllarında İstanbul'da bazı kurumların İdare meclisi üyeliklerinde bulunmuş, İstanbul'da ölmüştür (3 Mayıs1963).

Abdülhak Şinasi Hisar, Cevdet Kudret'in belirttiği üzere Meşrutiyet Döneminin Ahmet Haşim, Refik Halit, Hamdullah Suphi, Yahya Kemal, Yakup Kadri gibi şair ve yazarlarıyla aynı kuşaktan olmasına, çoğuyla okul sıralarından başlayan arkadaşlıklar kurmasına rağmen, yazmaya onlardan çok sonra başlamıştır.

Önce Birinci Dünya Savaşı sonlarında bazı dergilerde şiirleriyle görünmüş (1918), sürekli olarak yazmaya ise Mütareke döneminde yönelmiştir. Bu dönemde Dergâh (1921), Yarın (1921) dergilerinde şiir ve eleştiri, İleri gibi gazetelerde de eleştiriler yazmıştır.

Hisar, Cumhuriyet döneminde de Milliyet, Türk Yurdu gibi çeşitli gazete ve dergilerde yazmayı sürdürmüş, yazarlar arasında şair ve özellikle eleştirmeci olarak tanınmıştır.

Hisar, Varlık dergisinde mensur şiirler, yazın üzerinde denemeler, eski yazarlar ve geçmiş dönem hayatını anlatan anılar yayımlanmıştır (1933-1943).

Bir tür hazırlık dönemi sayılabilecek bu yıllardan sonra Abdülhak Şinasi Hisar 1941 yılından itibaren kendi yolunu bulmuş, özgün yapıtlarını peşpeşe vermeye başlamıştır. Hisar, Fahim Bey ve Biz romanıyla CHP Hikâye ve Roman Armağanı'nda üçüncülük almıştır (1942).

Yapıtları
Roman:

* Fahim Bey ve Biz (1941)
* Çamlıca'daki Eniştemiz (1944)
* Ali Nizamî Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952),

Anlatı:

* Boğaziçi Mehtapları (1943)
* Boğaziçi Yalıları (1954)
* Geçmiş Zaman Köşkleri (1956),

Öteki Yapıtları:
* Aşk İmiş Her Ne Var Âlemde (1955-Seçilmiş mısra ve beyit antolojisi)
* Geçmiş Zaman Fıkraları (1958)
* İstanbul ve Pierre Loti (1958)
* Yahya Kemal'e Veda (1959)
* Ahmet Haşim, Şiiri ve Hayatı (1963).

Abdülhak Hamit Tarhan

Abdülhak Hamit Tarhan 5 Şubat 1851'de İstanbul'da doğdu. Özel eğitim gördü. Rumelihisar Rüşdiyesi'ne kısa süre devam etti. 1863'te eğitim için Paris'e gitti. Dönüşünde İstanbul'da Fransız mektebine başladı ve Babı Ali'de tercüme odasına girdi. 

Tahran Büyükelçiliği'ne atanan babasıyla birlikte İran'a gitti. Babasının 1867'de ölümü üzerine İstanbul'a döndü. Maliye Mektubi ve Sadaret Kalemi'nde çalıştı. Ebüzziya Tevfik ve Recaizade Mahmud Ekrem'le tanıştı. Ardından diplomatlığa geçti. Uzunca bir süre yurtdışı görevlerde bulundu. 4 kere evlendi. Eşlerinin hepsi öldü.

Mütareke yıllarında Viyana'ya gitti. Cumhuriyet'in ilanından sonra döndü. 1928'de İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar milletvekili olarak kaldı. 12 Nisan 1937'de İstanbul'da öldü. Mezarı Zincirlikuyu'da. Abdülhak Hamid, Tanzimat sonrası bütün edebi ve siyasi devirleri yaşamış bir şairdir. Tanzimat döneminde Batı etkilerini Türk şiiri ve tiyatrosuna getiren yazardır. Kendisine son zamanlarda Şair-i Azam (en büyük şair) unvanı verilmiştir.

Abdülhak Hamit Tarhan Doğu ile Batı arasında bir köprü olabilecek kadar kuvvetli kültürü, zengin bir hayal gücü vardır. Şiirdeki Batılılaşma hareketinin asıl büyük öncüsüdür. Yaşadığı dönemde Şair-i Azam unvanıyla anılır. Şiirin biçiminde ve içeriğinde önemli yenilikler yapmıştır. Onda ölçü, uyak, hatta dil ve cümle kaygısı görülmez bu yüzden eserlerinde dil kusurları çoktur. Dili çok ağır ve üslubu oldukça fazla dağınıktır. Şiirde tezada, şaşırtmaya yer vermiş lirik felsefi bir anlayışla yazmıştır.

Tanzimat şiirine geniş ufuklar açan, Divan şiirinin iç ve dış geleneklerini yıkan, metafizik konularını işleyen tezatlardan kuvvet alan ölüm aşk ve vatan gibi konularını çeşitli dille işleyen bir şairdir. Verem hastalığından ölen karısı Fatma Hanım’ın üzüntüsüyle lirizm ve tezat dolu ünlü Makber şiirini yazmıştır.

Ağır bir dil kullandığı tiyatrolarını oynansın diye değil okunsun diye yazdığından tiyatroları sahne tekniğine hiç uygun değildir.

Daha çok şiir tekniğiyle yazdığı, nazım nesir karışık tiyatrolarında tarihi olaylar ve hayalleri hâkimdir. Abdülhak Hamit Tarhan pastoral şiirin ilk örneklerinin verildiği, serbest biçimdeki şiirlerin bulunduğu kitabına Sahra adını vermiştir.

ESERLERİ
* Ölü (1886)
* Hacle (1886)
* Bir Sefilenin Hasbihali (1886)
* Bla'dan Bir Ses (1911)
* Validem (1913)
* İlham-ı Vatan (1918)
* Tayfalar Geçidi (1919)
* Ruhlar (1922)
* Garam (1923)
* İçli Kız (1874)
* Sabrü Sebat (1875)
* Duhtr-i Hindu (1875)
* Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876 - 1919)
* Tarık yahut Endülüs Fethi (1879 - 1970)
* Eşber (1880, 1945)
* Zeynep (1908)
* Macera-yı Aşk (1910)
* İlhan (1913)
* Tarhan (1916)
* Finten (1918, 1964)
* İbn Musa (1919 - 1928)
* Yadigar-ı Harb (1919)
* Hakan (1935)

Abdurrahman Kasapoğlu

Hayat Hikayesi
Abdurrahman Kasapoğlu 1966 yılında Samsun'un Terme ilçesinde doğdu.
1990'da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu.
1995 yılında İnönü Üniv. Darende İlahiyat Fakültesi Tefsir Ana Bilim Dalı Araştırma Görevliliğine atandı.
1996'da doktorasını tamamladı.
1997 yılından bu yana aynı fakültede öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

Makaleleri:
  • Kuran’da İman Psikolojisi Yalnızkurt Yayınları, İstanbul, 1997
  • Kuran’da İnsan Psikolojisi Yalnızkurt Yayınları, İstanbul, 1997.
  • Kuran’da İbadet Psikolojisi İzci Yayınları, İstanbul, 1997
  • Kur'an-ı Kerim ve İletişim Nursan Yayınları, İstanbul, 2000
  • Haset Yeni Dünya Dergisi, sayı: Şubat / Mart, 2001
  • Kuran’da İnsan Nursan Yayınları, İstanbul, 2002
  • Psikolojik Kur'an Terimleri Atlası I-V Tıpkı Basım, Malatya, 2003
  • Kuran’a Göre Vicdanın Kaynağı ve İşlevleri Akademik Araştırmalar Dergisi, sayı: 18 s. 131–162, 2003
  • Kuran’da İhtiyarlık Çağının Değerlendirilişi, Tabula Rasa Felsefe&Teoloji, sayı: 7, sayfa: 213–232, 2003
  • Bir Dini Tecrübenin İfade Simgesi: Rükû Tabula Rasa Felsefe&Teoloji, sayı: 9, s. 255–279, 2003
  • Ensest Tabusu ve Egzogami Kuralının Kuran’daki Yansımaları Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 1, sayfa: 5–15, 2003
  • Kuran’ın İffet Anlayışı -Batılı Cinsel Ahlâk Anlayışlarıyla Bir Mukayese- Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 4, sayfa: 5–25, 2003
  • Kuran’ın Amaçları Açısından Tatma Duyusuna Bir Bakış EKEV Akademi Dergisi, sayı: 18, s. 89–104, 2004
  • Doğal Dinî Kabiliyet Tabula Rasa Felsefe&Teoloji, sayı: 10, s. 143–155, 2004
  • Allah'ın Bal Arısına Vahyi -Bal Arısında İçgüdüsel Davranışlar- Tabula Rasa Felsefe&Teoloji, sayı: 11, s. 229–241, 2004
  • Şüphe İnkâr İlişkisi Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 1 s. 57–116, 2004
  • Kuran’da Evlilik Terapisi -Günümüz Psikolojisinin Verileri ve Uygulamalarıyla Bir Mukayese- Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 2, s. 37–74, 2004
  • Kuran’da İki Zıt Karakter: Şuhh (Bencillik) ve Îsâr (Özgecilik) Akademik Araştırmalar Dergisi, sayı: 21, s. 125–147, 2004
  • Bir Karakter Bozukluğu ve Zihinsel Yetersizlik Olarak Sefihlik Tabula Rasa-Felsefe&Teoloji, sayı: 12, 2004, s. 90–104.
  • Kuran’da Eşler Arası İlişki Hakkında Önemli Bir Kavram: Sükûn -Eşler Arasında Cinsel ve Duygusal Eğilim- Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 4, 2004,
  • Kuran’da Kıssa Terapisi -Hz. Peygamber'in Kıssalardan Terapi Amaçlı Yardım Alması- Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 2, 2004, s. 69–80.
  • Kuran’ın Amaçları Açısından Uyku Hakkında Bir Değerlendirme Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 4, 2004, s. 45–77.
  • Kuran’da Koşullandırma Yoluyla Öğrenme -Hayvanların Koşullandırılması- Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 3, 2005, s. 57–71.
  • İnsanın Çaresizliği ve Fıtratın Uyanışı Kelâm Araştırmaları Dergisi, sayı: 1, 2005, s. 61–90.
  • Kuran’da Kardeş Kıskançlığı ve Eğitimi -Kabil ile Habil ve Hz. Yusuf ile Kardeşleri Örneği- Fikir Dünyası: Düşünce Dergisi, sayı: 3, 2005, s. 174–198.
  • Psiko-Sosyal ve Metafizik Açıdan Kumar Tabula Rasa: felsefe-teoloji, sayı: 13, 2005, s. 187–204.
  • Dinsel Şüphe Kelâm Araştırmaları Dergisi, sayı: 2, 2005, s. 65–82.
  • Bir Dinî Tecrübe Olarak Kuran’da Huşu Tasavvuf: İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 15, 2005, s. 177–190.
  • Yasak Yiyecekler Dinde Ne Anlama Geliyor? —Kuran’ın Öğretileriyle Diğer Dinsel Uygulamalar Arasında Bir Mukayese- EKEV Akademi Dergisi, sayı: 24, 2005, s. 135–154.
  • Bir Dinî Tecrübe ve Sembol Olarak Kıbleye Yönelme Diyanet İlmi Dergi, sayı: 4, 2005, s. 29–48.
  • Kuran’a Göre Umutsuzluk İnkâr İlişkisi Tabula Rasa: Felsefe-Teoloji, sayı: 14, 2005, s. 129–149.
  • Kuran’a Göre Çocuklar Arasında Cinsiyet Ayrımcılığı -Kız Çocuklarına Karşı Tutumlar- Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 10-1, 2005, s. 75-96.
  • Kuran’da Terapötik Boşanma Bilimname Düşünce Platformu, sayı: 9, 2005, s. 75–87.
  • Abdestin Sembol ve Dinî Tecrübe Boyutu Diyanet İlmi Dergi, sayı: 4, 2006, s. 93–108.
  • Atatürk'ün Kur'an Kültürü İlgi Yayınları, İstanbul, 2006.
  • Yusuf ve Züleyha Açısından Kuran’da "Nefs-i Emmâre" Kavramı -Freud'un "İd" Kavramıyla Bir Mukayese- Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 17, 2006, s.
  • İnkâr ve Acelecilik Karakteri Kelâm Araştırmaları, sayı: 1, 2006, s. 91–112
  • Empati ve Sempati Olgusuna Vurgu Yapan Bazı Ayetler Bilimname: Düşünce Platformu, 2006, sayı: 10, s. 33–61.
  • Kuran’da Alaycı İnsan Karakteri Fikir Dünyası Düşünce Dergisi, sayı: 4, 2006, s. 187–225.
  • İletişimde Kaynağın Güvenilirliği -İlâhî Mesajın Kaynağı Konumundaki Peygamberlerde Güvenilirlik Esası- Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 7, 2006, s. 125–147
  • Kuran’da Hayvan Davranışlarına Benzetilen İnsan Karakterleri Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 11–1, 2006, s. 47–75.
  • Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi Tefsiri Mengüceli Yayınları, Malatya, 2006.
  • Kuran’da Tağyir Olgusu -Bireysel ve Toplumsal Değişme- EKEV Akademi Dergisi, sayı: 27, 2006, s. 51–64.
  • Kuran’da "Üsve-i Hasene" Kavramı -Model Alma Yoluyla Öğrenme- Diyanet İlmi Dergi, sayı: 3, 2006, s. 33–48.
  • Kuran’da "İftira" -Sebepleri Sonuçları ve Eğitimi- Tabula Rasa Felsefe&Teoloji, sayı: 115–15, s. 231–253, 2006
  • Gelişim Psikolojisi Açısından Kuran’da "Bulûğ" Olgusu Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: X/2, 2006, s. 275–298.
  • Kuran’da "Gıybet" Olgusu -Bir Davranım Bozukluğu Olarak Dedikodu ve Korunma Yolları- Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 11/2, 2006, s. 51–70.
  • Kuran’da Anne Çocuk İlişkisi -Çocuğun Doğumdan Sonraki İlk Gelişim Evresi- EKEV Akademi Dergisi, sayı: 30, 2007, s. 85–102.
  • Kuran’da Oruç Psikolojisi Diyanet İlmî Dergi, sayı: 1, 2007, s. 51–76.
  • Kuran’a Göre Cimrilik -Sebepleri Zararları ve Eğitimi- Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: XI/2, 2007, s. 329–364.
  • Kuran’a Göre Korunmaya Muhtaç Çocuklar Fikir Dünyası Düşünce Dergisi, sayı: 5, 2007, s. 171–203.
  • Namazda Kur'an Kıraati -Dinî Tecrübe Açısından Bir Yaklaşım- İslâmî İlimler Dergisi, sayı, 3, 2007,
  • Kuran’da Ümit-İman İlişkisi Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 18, 2007, s. 155–176.
  • Kuran’da Psikolojik Savaş EKEV Akademi Dergisi, sayı: 33, 2007, s. 95–106.
  • Kuran’da Affetme Olgusu -İnsanların Birbirlerini Affetmeleri- Diyanet İlmî Dergi, sayı: 4, 2007, s. 7–30.
  • İslâm'a Göre Evlilikte Eşler Arasında Uyum Sorunu -İnanç ve Ahlâk Uyumu- Bilimname Düşünce Platformu, sayı: 12, 2007, s. 137–161.
  • Kuran’a Göre Ailenin Din Eğitimi Görevi -İman ve İbadet Eğitimi- Diyanet İlmî Dergi, sayı: 2, 2008, s. 7–26.
  • Hz. Musa Kıssasında Korku Fenomeni Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, sayı: 1, 2008, s. 101–151.
  • Kur'an Açısından Fatalizm -İnkârcıların Bir Tutumu Olarak Kadercilik- Hikmet Yurdu Düşünce-Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, sayı: 1, 2008, s. 87–107.
  • Kişilik Eğitimi Açısından Hac İbadeti Diyanet İlmî Dergi, sayı: 1, 2008, s. 93–126.

Abdurrahim Karakoç


7 Nisan 1932 tarihinde Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü (Cela) köyünde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda şiire merak sardı.
Bu, aileden gelme bir merak diyebiliriz. Çünkü dedesi, babası ve kardeşleri de şairdirler.

İlk yazdığı şiirleri 2 kitap oIacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasan'a Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. 

FEDAİ yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı. 1958 yılında buIunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi.1981 yılı Mart ayında emekli oldu.
  • Serdengeçti,
  • Töre-Devlet,
  • Ocak,
  • Yeni Düşünce,
  • Yenisey,
  • Alperen 
yayınları oIarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı.

1985 yılından sonra gazetecilik yaptı. Bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı:
'Allah rızası için girmiştim,
Allah rızası için ayrıldım'.

30 yılı aşkın bir zaman içinde kitapları baskı üstüne baskı yenilemektedir. Bilhassa 'Vur Emri' adlı kitap günümüz şairlerinin hiç birisine nasip olmayan kabulü görmüştür. 7 Haziran 2012 tarihinde Hakk'a yürüdü.

Kendi dilinden kendi tarifi...
'Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 7 Nisan 1932 tarihinde dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim.

Birçok kimseye o yılları anlatsam, 'Özlenecek neresi var? ' diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım.

Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıştım. Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.

Bana gelince:
Sağolsunlar,
iktidarların ve muhalefetin iri kıyım politikacıları,
ihtilal cuntacıları,
'bilimsel' cüppeliler,
entellektüel züppeler,
millî soyguncular,
sosyete parazitleri,
sermaye sülükleri,
zulüm-işkence makineleri,
adalet katleden hukukçular,
dalkavuklar,
üçkağıtçılar v.s.
hep bana yardımcı oldular.
Şiir malzememi veren onlar,
öfkemi bileyen onlar oldular.
Yardımlarını inkâr etmiyorum,
fakat teşekkür de etmiyorum.
Dinsizlerin değil,
din düşmanlarının,
yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı.

Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular.
En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum.
Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim.
Allah (cc) kısmet ederse...'

Eserleri
  • Hasan'a Mektuplar (1965) 
  • El Kulakta (1969) 
  • Vur Emri (1973) 
  • Kan Yazısı (1978) 
  • Suları Islatamadım (1983) 
  • Beşinci Mevsim (1985) 
  • Dosta Doğru(1994) 
  • Akıl Karaya Vurdu (1994) 
  • Yasaklı Rüyalar (2000) 
  • Gökçekimi (2000) 
  • Gerdanlık-I (2000) 
  • Gerdanlık-II (2002) 
  • Gerdanlık-III (2005) 
  • Parmak İzi (2002) Düşünce Yazıları, Çobandan Mektuplar(Deneme)